2009-02-14

Ve Bir Lütuf Ve Bir Şer: Bölüm 2

Kızının uykuya daldığından emin olduktan sonra onu yatağına yatırdı. Karnının guruldadığını fark edince de doğruca mutfağa yollandı. Hayat ne kadar garipti. Güneş semada ışıl ışıl parlayıp çevresine hayat üflerken, onun aklında ve kalbinde kara bulutlar sahip olduğu tüm güneşleri sıvamıştı. Ada’nın ailesiyle yaşadığı kapıya bırakıldığı günü hatırladı. Lale’yle birlikte olmaya lise hazırlıkta başlamıştı. Her ikisi de korkuların ve endişelerin ağırlığından boğulmak üzereydiler. Rahat ama dalgın dururlardı. Onları izleyen herkesse bu durumu onların kendilerine olan güveninin gerçek bir kanıtı olduğuna yorardı. Ama gerçekleri görmek de çoğu insan başarılı değildir. Bu yetiden mahrumdur. Birbirlerini ilk gördükleri anda aralarında bir bağ olduğunu anlamışlardı ve bu bağ kısa bir süre sonra garip bir sevgiye dönmüştü. Korkuyla örülmüş temellerde ayakta durmaya çalıştılar. Tökezleyip ayrıldılar ama her zaman bir şekilde birbirlerini buldular. Başka çareleri yoktu. Ta ki Lalenin hamileliğine kadar. Lise son sınıftaydılar. Çareler, kapılar bir bir tükendikçe; aileler bu trajediyi körükledikçe umutlar ve beklentiler çıkmaz bir sokakta köşeye sıkıştı. Doğumdan hemen sonraysa Lale her şeyi geride bırakarak kaçtı ve kimse ondan haber almadı bir daha. Aslında kaçıp gitmesinin gerçek sebebi bu değildi. Lale, onu asla affedememişti.

Adayı uyandırmamak için yavaşça giyindi, ayakta bir şeyler atıştırdı. Okula geç kalıyordu ve Ada’yı daha teyzesine bırakacaktı. Okuldan sonra da işe gidecekti. Süre gelen günler birbirinin aynı ve boğucu; verdiği savaş, hissettiği yabancılaşma, kayboluş. Eskiden bu boktan hayattan neden sıkıldığını artık anlıyordu ve şimdi de neden sıkılmadığını. Eskiden yüzünü aptal bir maskenin arkasına saklardı. Şimdiyse kızı sayesinde maskesini minik parçalara ayırmıştı. Özgürdü. Ama ağırdı özgürlük. Kızını kucağına aldı uyandırmamaya dikkat ederek. Arabasının anahtarını kaptı ve ardından kapıyı arkasından çekti, sanki geri döneceğinden eminmiş gibi. Hiçbir şeyi kontrol etmedi. Son bir kez bakmadı anı zihnine kazımak için. Gerçekten “Evim!” diyebildiği tek yere, nefes alabildiği tek yere…

Hiç yorum yok: