2009-02-17
Ve Bir Lütuf Ve Bir Şer: Bölüm 3
Apartmanın önünde duran arabasının yanına gitti. Güneş ışığında parlayan bir gölgeydi 67 model Chevy Impala. Tapardı arabasına, sesine, rengine. Ada’yı arkaya, çocuk koltuğuna yerleştirdi. Ellerini tamamen çektiğinde çocuk huzursuzca kıpırdandı ama uyanmadı. Arabaya binip kontağı çevirdi. Egzozun huzur dolu gürültüsü kulaklarını doldurdu ve aracı yollara bıraktı. Hayat ne kadar ani şerit değiştiriyordu. Daha sanki yeniydi babasının onu evden atışı ya da ondan öncesinde okulda kendi kusmuğu içinde uyanışları ya da bir ağacın altında Lale’yle birleşişi ya da yüzünü gözünü dağıttığı kavgalar, sonrasındaki ağrılar ve sızılar. Değişim bir anda camınıza tıklar ve içeri bir masal bırakır. Okursun elindekini ve inanırsın. Peşinden gidersin. Geride bıraktığın hayatı düşündüğün zamansa kalbinde bir boşluk belirir. Özlem derler ama aslında eskiye çapa atmaktan başka bir şey değildir. Bunun ağırlığı seni dibe çeker. Ama bazen yükünü paylaşacak gelecek yardıma gelir. Onunki Ada’ydı. Geçmişin yükünü onunla paylaşıyordu sanki. Dikiz aynasından uykusunda hafifçe mırıldanan kızına baktı ve yüzüne bir gülümseme yayıldı. Babası bunu görememişti, anlayamamıştı. Öfkeli biri değildi ama söz konusu sorunlu oğlu olunca mantıklı düşünemezdi. Ada kapıya bırakıldığında, avazı çıktığı kadar bağırmıştı ve sanki durumu anlamış gibi Ada da ağlamıştı, bir daha ömründe ağlamayacağı kadar. O gece konuşulanları tam olarak hatırlamıyordu. Bir gün dahi yanında olmamış amcaları bile bu sorunlu gencin “problemine” çözüm bulmak için onlara gelmişti. Annesinin gözyaşları gece boyunca bir an bile durmadı. Ona konuşma hakkı tanımadılar. O kızını kucağında beceriksizce tutarak oturdu. Aklında öfke hüküm sürüyordu; kalbindeyse huzur. O nedenle o gece hiçbir şey yapmadı, söylemedi de. Ada’ya bakarak oturdu. Aslında ona ismini o gece verdi. Kalbini huzurla dolduran meltemleri çağırıyordu sanki ve bu tatlı rüzgar aklındaki öfke bulutlarını yavaşça götürüyordu. Gelgit ise kıyılarındaki pisliği yavaştan taşıyıp uzaklara götürüyordu. O gece böyle bir lütfu hak etmek için ne yaptığını sordu defalarca kendine. Ama aldığı cevap kızından gelen tatlı bir gülümsemede gizlenmişti, bütün o bağırış çağırışlar sonrasında ve o anda bir daha geçmişi düşünmek istemediğine karar verdi. Elindeki masalı başucuna koyup huzurlu bir uykuya daldı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder