2009-03-04

Ve Bir Lütuf Ve Bir Şer: Bölüm 7

Lale üzerinde yavaşça doğruldu. Sarı gözlerinde hala ondan bir parça vardı. Diğer tarafsa koyu karanlıktı. Göğsündeki derinin kalktığını hissetti. Acı dayanılmazdı. Bağırmak istiyordu ama ses çıkaramıyordu. Kaybettiklerini düşündü ya da çok önceden sahip olduklarını; ailesini, arkadaşlarını. O zaman kafasının içinde kahkahalar çınladı ve ona ailesinin ölümünü müjdeledi. Ada’yı bulmak için o gün ilk başta ailesinin evine gitmişlerdi. Ada’ya davranış biçimlerini cezalandırmak isteyen Lale tarafından katledilmişlerdi, onlardan öğrenilecek her şeyi öğrendikten sonra. Okulda da Mustafa’yla karşılaşmışlardı. Lale, onun zihninde kızına zarar verdiği anı görmüş ve onu da öldürmüştü. Zihni acı ve öğrendiklerinin ağırlığıyla patlayacakmış gibi ağrıyordu. Her şey böyle sonlanamazdı. Kızını kurtarmalıydı. Lale’ye seslendi. Kızını sevdiğini biliyordu ve o anda ona yardım edebilecek tek insan oydu. Ona yönelmeye çalıştı, onu hissetmeye. Karanlık boşlukta ona ulaşmak için elini uzattı. Bekledi. Küçücük bir an dahi olsa birisinin ona dokunduğunu hissetti ve hızla doğruldu üstündeki yarı iblisi bir kenara fırlatarak. Tören bıçağına doğru hamle yaptı. Yerden elinde bıçakla kalkarken yarı iblisin sürünerek geldiğini hissetti ve arkasını döner dönmez bıçağı iblisin, sevdiği kadının kalbine sapladı. Bedenin yere düşüşünü hayal meyal gördü. Göğsünden çok fazla kan akıyordu. İçinde kalan tek şey çığlıklarmış gibi onları serbest bıraktı. Yıkıcı bir bütün halinde bütün evde yankılandılar. Onun çığlıklarına Ada’nınkiler de eklendi. Artık anlıyordu. Korkular, endişeler, hepsi hayatın bir parçasıydı. Bir yük değil, tahrik eden bir cilveydi. Ve kabus sona erdi.

-SON-

Hiç yorum yok: