Can’ın aklını sürekli aynı şey kemiriyordu. Neden? Neden sadece Lale’yi alıp götürdüklerini düşünüp duruyordu. Büyücü alt edilmişti. O anda onu oracıkta öldürebilirlerdi. Büyücünün ortadan kaldırılışıyla kendisinin de kurtadamlara karşı hiç şansı kalmazdı ve esir alınabilirdi. Ya da kendisi de öldürülebilirdi. Ama bunların hiçbiri olmamıştı.
“Sanırım biliyorum” diye sesi geldi Nor’un. Can bir an irkildi arkadaşının sesini duymayı beklemediğinden. Onun ağacın altında uzandığını sanıyordu. Kurtadamların gündüz yavaş ilerleyeceklerini bildiklerinden ufak bir su birikintisi bulduklarında bir süre dinlenmeye karar vermişlerdi. Zorlu bir gecenin onları beklediğinin ikisi de farkındaydı. Bu yüzden güçlerini toplamalıydılar.
Can, Nor’a baktı. Yüzünde bir ifade yoktu fakat Nor’un da aynı düşünceler içinde olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. “Neden?” diye sordu bu sefer sesli bir şekilde. “Biri –ya da bir şey- bizi orada istiyor çünkü. Evet bizi öldürebilirlerdi ama yapmadılar. Üçümüzü de öldürebilirlerdi hem de. Lale’nin onlara hiçbir faydası yok. Bizi kendilerine çekebilmenin en iyi yolu olmasından başka...” Nor’un cevabı Can’ı daha da sıkıntıya sokmuştu çünkü yem olarak kullanılan insanlara ne olduğunu biliyordu. Lale’yi bırakacaklarını bilse hemen şu anda teslim olurdu o yaratıklara. Ama kendisini ele geçirirlerse o iğrenç varlıkların Lale’yi sağ bırakmayacaklarını biliyordu. Can’ ın acilen bir plana ihtiyacı vardı. Yaratıklar onu esir edemeden onlara yaklaşıp Lale’ yi kurtarması gerekiyordu. Nor da aynı şekilde bir beyin fırtınası içindeydi. Aklından büyülerini geçiriyordu fakat kurtadamlara yaklaşamadıktan sonra bu büyülerin hiçbir yararı olmadığını farkediyordu. Ayrıca herhangi bir saldırı büyüsünü deneyemezdi çünkü Lale de zarar görebilirdi bu büyüden. “Gün yavaş yavaş kararacak. Ne kadar erken devam edersek o kadar yakın oluruz onlara” dedi Can. Böylece tekrar yola koyuldular. Güneşin batımına yakın, her yer amber rengine bulandığı sırada kurtadamları gördüler. İçlerinden birisi Lale’yi taşıyordu. Kız baygındı. Saldırı için uygun bir yer ararken, Can kapıları fark etti. Gösterişten çok uzak, tahtadan yapılmış kapılardı. Muhtemelen eski bir madene kurulmuştu şehir. Yaratıkları kapıda başka kurtadamlar karşıladı ve kapılardan içeri girip karanlıkta kayboldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder