2008-10-30

Son/Bölüm 6

Can, yeryüzüne çıkartıldığında ay taşı yağmuru durmuştu ve Dünya artık dönmeyi bırakmıştı. Şafağın alacakaranlığında beklemeye başladı. Ejderhanın anlattığı şeyleri düşündü. Bunca zamandır bir tanrıyla yolculuk etmişti. Tanrı tahtından edilince hafızasının bir kısmı da gitmişti. Bunun olabileceğini önceden bildiği için onu bilgilendirebilecek kaynakları bilgiyle donatmıştı.

Gök yavaşça açılmaya başladı. Bir çağrı hissetti ve aynı zamanda da ona uzanan bir parmak. Ölümün parmağı. Ama bu, bir başka elin onu sarışıyla yok oldu ve Can anladı ki bir tanrı kendini kurban etmişti. Ne olursa olsun görevini tamamlayacağına yemin etti. Yapılan fedakarlık boşuna gitmemeliydi. Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. En sonunda bencilliği ondan çok uzağa, bir daha hatırlanmayacağı karanlığa sürüklenmişti. Dileği gerçek olmuştu. Gökten yavaşça bir ışık yağmaya başladı. Işık yağmurunun içinde ise Tanrılar yavaşça süzülüp Dünya’ya adım attılar. Tüm ruhlar etraflarında toplandılar. Hep bir ağızdan, kıyametin ilahisini söylemeye başladılar.

Can bu noktadan sonra ne yaptığının farkında olmadan harekete geçti. Çünkü ilahi yüzünden zihni bulanıklaşmıştı. Ruhların saydam vücutlarının arasında süzülüp tanrıların arasına atladı ve madalyonun kapağını kapattı.

Hiç yorum yok: